12 Eylül 2009 Cumartesi

Öz geçmişim & İletişim

Hilal Hüseyin Aydoğmuş

 

 




Kısaca Öz Geçmişim



08.11.1980 Edirne/Karaağaç semtinde Dünya ya geldim Eski Osmanlı topraklarının meshire yani ''eğlence''yeri geçmiş dönemlerde Karaağaç semtiymiş.Coğrafi konum itibariyle ormanlık,arda,tunca ve meriç nehirlerini kordon şekliyle kara parçasını teyet geçmesiyle muhteşem bir doğaya sahip olan bir yer karağaaç. Böyle bir yerde Dünya ya gözlerimi açmanın inanılmaz keyifli olduğunu belirtmek isterim.Çocukluğumdan bu yana toprakla,hayvanlarla iç içe büyümenin vermiş olduğu sağlığın değerini bilmeye ve korumaya çalışıyorum koyu bir yeşil aycıyım!Şuan karaağaç semtinde ikamet etmesem de hafta sonları meriç nehri kenarında düz koşular yapmak inanılmaz koyu bir oksijeni ciğerlerimde hissetmek için ve eş dost ve yakınlarımızla piknikler yapmak için ''eğlenmek için'',şimdiler de 10.000 nüfusa sahip olan karaağaç ın 8.000 ninde güvercin beslemesinden dolayı da kümes ziyaretleri yapmak için sürekli bir ayağımın orda olması hayatım da kaçınılmaz bir yaşam biçimi.İşte H.H.A böyle topraklar da dünya ya geldi atalarım %50 Yunanistanda Ki Türklere geri kalan %50lik kısımsa da Trakya ya dayanmakta.Anne tarafımdan gelen göçmenlik baba tarafından gelen ise bir Trakya yerliliği tam anlamıyla iki çocukta ablamda ve bende birleşmiş.
Resim
Resim

Eğitim ve iş hayatım

İlk öğrenim Edirne Yüksel Yeşil İlköğretim okulun da tamamladıktan sona Liseyi 4.levent İstanbul da bulunan Yeni LEvent lisesin de bitirdim hayatım boyunca bir safya ders kitabını okuduğumu hatırlamam haylaz ve ormanda yetişen bir çocuğu alışık olmadığı bir yere gönderirseniz böyle olur der dururum hep:)Rahmetli canım babacım her ne kadar beni okutmaya çalışsa da galip gelen ben oldum ve okumadın:)ve okul hayatıma liseden sonra yüksek öğrenimime başlamama rağmen İstanbul Üniverstesi İşletme fakültesin den ayrılarak son verdim ilk okuldan bu gelmiş geçmiş süre içerisin de sürekli müzikle iç içeydim bir çok roman çocuğuyla birlikte küçüklüğüm Edirne de birlikte geçti ritim kabileyitimi romanların yanında ister istemez kazandığımı söylemem sanırım yanlış olmaz istanbula geldiğimde her ne kadar konservatuar istesem de babamın müzisyen olmamı istememesiyle tezatlaşan eğitim yaşantım bir sonuca varamadan noktalanmıştı askerlikti,evlilikti derken kendi mi hayatın mücadeleci yoluna baş koymuş buldum.
Lise dönemin de İStanbul da bir çok müzik topluluklarıyla iş yapma fırsatı buldum festivallere katıldım ve düzenledim.Dönemin boş zamanalarını taksim/tünel de geçirdiğim zamanlar da bir çok ünlü isimle tanışma fırsatı buldum ve eğitimime devam ederken müzikal deneyimim tecrubem çok şanslı bir biçimde gelişmişti.Selda Bağcan'ın perkiyoncusu Nevzat Demir,Bülent Ortaçgil,Mogollar,Kurtalan Ekspres''asrın'',Haluk Levent,Grup Gece YOlcuları,Murat Mermer,Birol Can,Cem Karaca''nur içinde yatsın'',Serter Bağcan,Yıldız Tilbe aklıma şuan gelmeyen bir çok ünlü isimle konserler,bar proğramları ve etkinliklerde çalıştım.
Çok sevdiğim bir işim var Müzisyenim Davul''bateri'',solo trampet,trompet enstürmanlarım bunun için her zaman binlerce defa şükürler olsun.İnsanın sevdiği mesleği yapması kadar güzel çok az şey vardır diye düşünüyorum. 2003 yılın da Askerliğimin bitmesiyle birlikte yalın ,sade ve doğduğum topraklarda yaşamayı tercih ederek çok hızlı yaşadığım lise ve geçmiş dönemin stres ve sıkıntısını zorluğunu geride bırakıp etrafıma şöyle bir bakıp evet sen Edirne de yaşamalısın dediğim günü hatırlıyorum Askerlik bittikten sonra Edirne de sakin ve sessiz bir hayatı tercih ettim ve tüm İStanbul da ki iş hayatıma son verdim.Çünkü en büyük tutkum doğa ve özlem duyduğum topraklar her adım atışım da aklımdaydı İstanbul ve Ülkemizin bir çok yerinde çok iyi müzikal anlamda işler yapsam da ben mutlu değildim Edirne tutkum beni kasıp kavuruyordu Ülkemin en iyi müzisyenleri ile birlikteydim belki ama aklım orda da değil Edirne de ve ailemde mericim de,ardam da,tuncam da idi.Halen İstanbula geldiğim de ben burda nasıl yaşamışım ve küçücük yaşlarda neler yapmışım diye hayret eder dururum kendime ve şükrederim ve içimde ki sevinci İStanbul'un zorlu maratonundan kurtulmuş gibi hissederim ve derin bir ohhh çekerim.Tabiki de doğduğun yer değil doyduğun yer de olacaksın deselerde ben buna katılmayanlardanım o yüzden de kafamı en iyi şekilde hissettiğim gönlümün en güzel olduğu yerdeyim ne olursa olsun mutlu olduğum yerde olmak için elimden geleni yaparım.

Şimdiler de Edirne Belediye Bandosun da solo trampet ve bateri,perkisyon bölümündeyim hafta sonları özel gruplarla çeşitli konserler etkinlikler ve bar programlarıyla sevdiğim topraklarada işime ve hayatıma devam ediyorum.

Yetiştirdiğim Güvercin Irkları

Bulunduğum çevre itibari ile doğduğum günden bu güne kanatlılar yaşamımın her alanında vardı ve hala ne mutlu ki var.Farklı açılardan düşündüğüm de kuşlarda ne buluyorsun diye kendime sorduğum da aklıma gelen tek şey UÇMAK oluyor bu kelimeden yola çıkacak olursam ve geçmişte de yaşadğım anılara bakarsam hep bir şeyleri uçurmanın istek ve arzusunu düşüncelerimde ve benliğimde hissetmekteyim UÇMAK işte adı üstünde ne kadar güzel ve cezbedici bir eylem,yetenek.
bizler şeytan uçurtması,''k.o.b'' uçurtmalar,oyuncak uçaklar,maket uzaktan kumandalı uçaklar vs dikkat ediyorum bizlerin hep hep sevdiği şeyler olduğunu düşünüyorum:)İnsan oğluna bahşedilmemiş muhteşem bir yetenek uçmak!Sanıyorum ben kendim gerçekleştiremediğim bir eylemi sevdiğim bir canlıda gerçekleştirmekten büyük haz alıyorum.Düşündüğüm de ise kendimin bu yüzden güvercinlere karşı büyük bir sevgi ve merak içinde olduğumu düşünüyorum bunu şöylede özetleye bilirim ''yapamadığım bir şeyi yani ''uçmayı'' yaptırarak zevk almak ve bunlardan mutluluk duymakta olabilir piskolojik bir boyut olduğunu da düşünüyorum.Kendi güvercin yetiştiricilğimde de beni tanıyanlar bilirler hep performans ağırlıklı ırklara emek vermişimdir buda uçmanın eşsiz benzersiz bir eylem olmasından kaynaklanmakta.




HİLAL HÜSEYİN AYDOĞMUŞ (iletişim).





gsm:0544 338 47 58
msn:bluerock-s@hotmail.com
http://www.guvercinsever.blogspot.com/ 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder